“ Ey iman edenler! Sizden öncekilere farz olduğu gibi, oruç size de farz kılınmıştır,bu sayede kendinizi koruyacaksınız.” Baraka 2/187
Ramazan ayının feyiz ve bereketi üzerimize düştü. Oruç Farsça’ daki rüze kelimesinin Türkçeleşmiş şeklidir. Arapça’ sı savm çoğulu sıyamdır. Savm kelimesi Arapça’da bir şeyden uzak durmak, bir şeye karşı kendini tutmak, engellemek’’ anlamında kullanılır. Fıkıh terimi olarak ise, imsak vaktinden iftar vaktine kadar, bir amaç uğruna ve bilinçli olarak yeme içme ve cinsel ilişkiden uzak durmak demektir. Ayette orucun başlangıç ve bitiş vakti mecazi bir anlatımla şöyle belirtilir: ‘’ …Fecrin beyaz ipliği (aydınlığı) siyah ipliğinden (siyahlığından) ayırt edilecek hale gelinceye kadar yiyip içiniz; sonra akşama kadar orucu tamamlayın…’’(Baraka 2/187).
Orucun farz oluşu ayetle sabittir. “Ey iman edenler! Sizden öncekilere farz olduğu gibi, oruç size de farz kılınmıştır.Bu sayede kendinizi koruyacaksınız. Oruç sayılı günlerdendir. İçinizden hasta veya yolculukta olanlar başka günlerde tutabilirler; hasta veya yolcu olmadığı halde oruç tutmakta zorlananlar ise bir fakir doyumluluğu fidye vermelidir. Daha fazlasını veren, kendine daha fazla iyilik etmiş olur. Fakat yine de eğer bilirseniz, oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır’’(el-Bakara 2/183-184). Buradan da orucun sadece Hz. Peygamber’in ümmeti olan bizlere değil,bütün peygamberlerin ümmetlerine farz kılındığını ve Hz Adem’den itibaren her ümmet için orucun farz olduğunu anlıyoruz .Çünkü her peygamber için kaynak aynıdır. Semavi dinlerin hepsi de aynı lambadan çıkan ışıkla beslenmişlerdir.Allahın gönderdiği dinlerin hepsi TEVHİD DİNİ olan İSLAM dır. “Allah katında tek din İSLAM dinidir.(Al-i İmran/19)
Oruç yoksulların durumunu daha iyi anlamaya, dolayısıyla onların sıkıntılarını giderme yönünde çaba harcamaya da vesile olur. “Tok açın halinden anlamaz’’ atasözü de bunu ifade eder.Peygamberimiz “komşusu açken tok yatan bizden değildir “ (Hâkim, II, 15; Heysemî, VIII) buyurarak konunun önemini çok güzel bir şekilde özetlemiştir. Orucun dinimizde önemli bir yeri olan sabır konusuyla irtibatı ayrıca hatırlanmalıdır. Helal yollardan kazanılarak sofraya koyduğumuz yiyecekleri açlık çekmemize rağmen akşam ezanı okunmadan yiyemiyor, sabır ve tevekkül ile duaların en çok kabul olduğu zaman dilimi olduğu için dua ve niyazda bulunarak ezan-ı Muhammediyeyi bekliyoruz. Allah Teâlâ hazretleri yüce kitabımızda ‘’Namaz ve sabırla yardım isteyin’’(el-Bakara 2/153) ve “Sabredenlere ecirleri hesapsız olarak tastamam verilir’’ (ez-Zümmer 39/10). Sabredenlere müjdele (Bakara/155) buyurarak orucun ve sabretmenin karşılığının kıyamette çok büyük olduğunu bizlere bildirmiştir. Ebû Hüreyre (r.a.)’dan rivayete göre Resulüllah (s.a.s.) şöyle buyurduğu rivayet edilir. “Allah Azze ve Celle buyurdu ki: “Âdemoğlunun her ameli kendisi içindir, oruç ise bundan müstesnadır. O benim içindir, onun karşılığını Ben veririm.”(Buharî: Siyam, Libas, Tevhid; Müslim: Siyam)
Yine peygamberimiz :Oruç (ateşten koruyan) bir kalkandır. Oruçlu olan kimse sövmesin, cahillik etmesin. Birisi kendisine sataşırsa ya da sövecek olursa, iki kere “Ben oruçluyum.” desin. Nefsim elinde olan Allahu Azze ve Celle’ye yemin olsun ki, oruçlu bir kimsenin ağız kokusu, Allah katında misk kokusundan daha hoştur. Oruçlu yemesini, içmesini ve isteklerini benim için terk eder, oruç benim için olup, onun karşılığını ben veririm. İyiliğin karşılığı on katıyladır.” (Buhârî 7492)
Orucun sağlık açısından bir çok faydasının olduğunu modern tıp kabul etmektedir.Bu durumu peygamberimiz bin dört yüz sene öncesinden haber vermiştir. “Oruç tutun sıhhat bulun buyurmuştur.”(Taberani)
Orucun farz, vacip ve nafile olarak üç çeşidi vardır. Farz olan oruç denince, ramazan orucu kastedilir. Mazeretli veya mazeretsiz olarak tutulamadığı zaman, başka bir zaman kaza edilmesi de aynı şekilde farzdır.
Vacip olan oruç, kişinin dinen yükümlü olmadığı bir ibadeti yapmayı kendisi için bir yükümlülük haline getirmesidir. Örneğin kişi şu işim olursa şu kadar gün oruç tutacağım diyerek vaatte bulunması, söylediği iş gerçekleştiğinde de dediği gün kadar oruç tutması vacip olur.Bu oruç vaat sonucunda tutulan oruçtur.Çünkü kişi vaatte bulunarak,bu vaadin gerçekleşmesi halinde kendisine oruç tutmayı zorunlu hale getirmektedir.Bundan dolayı bu oruç vacip olan bir oruçtur ki adak (nizir) orucu olarak adlandırılır.
Farz ve vacip olan oruçların dışında tutulan oruçlar nafile oruç olarak isimlendirilir.Daha fazla sevap kazanmak maksadıyla tutulur.Yılın belli günlerinde,kandil gecelerinde tutulan oruç bu çeşit oruçlardır.Peygamber Efendimiz pazartesi ve Perşembe günleri, şevval ayında altı gün,muharrem ayında nafile oruç tutmuş, tutulmasını da tavsiye etmiştir.
Ramazan bayramının 1.günü,kurban bayramının dört günü oruç tutulmaz. Yine bayanlar özel günlerinde ve yeni doğum yaptıklarında maksimum kırk gün oruç tutmazlar. Peygamberimiz ramazanı bir veya iki gün önceden oruç tutarak karşılamayı yasaklamıştır.(Buhari, Savm, 11,14; Müslim, Sıyam, 21; Ebü Davud, Savm, 10).